
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z 
Şafak
Bir şafak tülleniyor ufuklarda bir ateş
Işığa fer veren göz gündüzü diriltiyor
Kararan hücrelere ok gibi düştü güneş
Alevden sinelerse her zamandan daha kor
İstikbalin yüzünde açılan goncaya eş
Bir şafak tülleniyor ufuklarda bir ateş
Perde perde karanlık gömülüyor dünlere
Aydınlık şarkıları dillerde hece hece
Elveda umutsuzluk elveda hüzünlere
Artık güneş doğuyor can çekişmekte gece
Hüzme hüzme yayılır nurlar göğe ve yere
Perde perde karanlık gömülüyor dünlere
İbrahim Yüksel
.................................................................................................................
.................................
Şafakla Gelen
Herkesler uyuyordu.
Arabalar, kaldırımlar,
bomboş şişeler, duvarlar..
Şehir bin yıldır yorgun bir adam kadar
derinde uyuyordu.
Mimozalar üşenen güneşe öykünüyordu..
Bir de beyaza,
Parlak, soğuk ve ölümcül..
Doğacaktı kuşkusuz..
Griye dönük bir cıvıltısında suyun
Perdelerin kıvrımlarında saklı eski bir saltanatı
özlemle karıyordu.
Gökte bulut,
bulutta at,
atta balık,
balıkta yürek,
Yürekte yaşlanmış bir çocuk büyüyordu.
Griye dönük bir çığlığında sabahın
Yürek dağların hengâmesine;
kuzeye kayıyordu...
Doğacaktı gün..
Doğacaktı.
Nazlanıyordu..
Bir sulu serzeniş sızıyordu kapıdan, pencereden;
Yılışmalar sızıyordu,
Sahte gülüşler,
sözde masumiyetler...
Kâğıtta bekaret;
kapının ardında mahremiyet
öylece duruyordu...
Philadelphia oldu,
Ve Atlantis..
Ve hatta kapı gıcırtısı..
Ocakta kahvenin kokusu oldu sonra,
Yere düşen uzamış kül;
Kitapta ayraç oldu..
Gürültü oldu kulaklar dolusu
Tarlada başak, aslanda yele oldu.
Koşuşturma oldu nereye olduğu bilinmeyen
Çayın demi, komşunun kedisi,
"Var mıdır nalçaları sevincin?" oldu..
Sığamadı kabuğuna;
gidip Çin Seddi oldu..
Betül Akdağ
.................................................................................................................
.................................
Şahadet
acısa da her yanın inadına gülümse..
giderse gitsin sakın ona küsme..
ne kadar kahpe olursa olsun kader..
kan da aksa gözlerinden üzülme..
olursa acın aşktan olsun..
nasıl olsa gün gelir onu da unutursun..
koy başını bir dostun omzuna..
bırak solacaksa ömrün orda solsun..
yalnızlığınla iyi geçin..
son dostun olacak o senin..
kaybolsa da her şey gözlerinden..
o her zaman bekleyecek senin için..
şimdi tut kendini elbet biri görür..
nasıl olsa bu hayat seni bir gün öldürür..
sen tekrar uzat ellerini yarına..
elbet seni de birileri düşünür..
acı, gözyaşı, hasret..
bu olacak yaşadığımız elbet..
ama sen yine de tutun bir dala
ağlattığı gibi güldürmezse şayet..
sen git biz deriz ki: şahadet.!
Onur Evrim Engin
.................................................................................................................
.................................
Şahdamar
Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız
Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın
İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;
(K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların
İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların
Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız
Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz.
Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz
İki tane elimiz var deriz;
Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz.
999 elimiz kağıt gibi yansın,
Bir elimiz güneş gibi dursun..
Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.
Biz inkar eder, inkarı severiz;
Bayram hediyenizi iade ederiz
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız
Başımızı kaldırıp bir bakmayız
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Toprağı zindana koyduk biz
Üzerine yedi kilit vurduk biz
Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz
Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim
Bir köpeğin ön dişlerine
Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın
Biz inkar eder, şah inkarlar severiz.
Kafamızı kaldırıp bir bakmayız
...........................................
Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tifil vinçlere
İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız
Siz kalbe hançer gibi giren
Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın
Siz yüzükler içindeki kan
Siz inançların sedef kabuğunu
Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran
Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Her gece saat beş sularında sizi
Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz
Sezai Karakoç
.................................................................................................................
.................................
Şahitler
Beraberdik.
Kokoreç kokulu sokak şahittir.
Yarim biraktigin bira da...
Cesurdun,
Kararliydin,
Kendine ragmen
kendine ispatlamaliydin birşeylerini...
Inandin.
Beni de inandirdin.
Kararimi vermemi o kokoreç kokulu tezgahlarin
işigi altinda adimlarini attikça boşlukta sallanan
ellerin sagladi.
Ellerin ellerimin içine göre yaratilmişti.
Midende tarim birayla
simsicak olmuştu yüzün,pespembe...
Biçilmiş hayatlar vardir.
Tüm ölçüleri birbirine....
Öyle sandim.
Çünkü bu defa,
ben degil,
sen beni buldun.
Aşk,beni buldun.
Teslimim.
Bedenine girdigin dişi
en az senin kadar
sana benziyordu.
Ben,inandim.
Herşey geçmişlerin
perdelerin arasindan sizan ay işiginda
dudaklarimizdan dökülmesiyle pekişti.
O perdeler şahittir,
saçlarin kokan yastikta..
Hiç böyle uykusuz kalmadim zevk alarak.
Saatlerce hiçbir resme,kitaba,filme bakmadim,
yüzün dişinda...
Biberonun yoktu dudaklarinda...
Hem en masum bebektin,
Hem de en dişi kadindin koynumda..
Düşünmedim hiçbirşey günlerce..
Veya beynimin bir taraflari hep senindi,
Hala ki,bu cümleler şimdi...
Şahittir o şiirler,
Ben o şiirleri yazarken bana bakan resimlerin de..
Yarim şişe bira,bir dikleyişte fondipledim.
Yarim paket sigara, on aydir hiç içmemiştim.
Pekiştik iyice de birbirimizi tanidik diye
Içimizdeki özgürlük kelebekleri
kozalarindan çikmaya başladi..
Bir hayat var,insan yaşamali herşeyi diledigince,
Bunu düşündük.
Bahane hazirdi ikimiz içinde..
Ikimizde istiyorduk,birbirimize demeyi bekliyorduk,
Bahaneler istiyorduk olsun,
Bitirelim'e hazirdik ikimizde..
Ve
"Bitirdim"dedigimizde
bitirdigimizi sandik..
Hesaplaşmalarimiz sürdü..
Ama çoktan bitmişti.
Boş bakişlar,
Yeni aşklarla çarpan yüreklerimiz şahittir,
Son pişmanliklarin bir işe yaramamasi da....
Selçuk Şahin
.................................................................................................................
.................................
Şair
Gözyaşım katmerlenir avucumda
Bir gül açar delimtrak
Kalbim göğsümdeki payanda
Bu gece sarılıp yanyana yatsak
Yalnızlığı suvaran şu sokaklar
Tekil ayakseslerinin çoğul sessizliği
Ülkenin damarlarına ekmişler
Bir ölçek korku, bir ölçek ölü gözü
Ve Türkiye'de şair olmak
Her ahval ve şeraitte gülünç bir şeydir
Çünkü vatanın bütün kaleleri zapt olunmuş
Ve bütün tersanelerine girilmiştir
Yağmurum kalakalır kapımda
Yarımyamalak bir hüzün rakıyla çiftleşir
Salas meyhanelerde yüzler morarınca
Yalnızlığım aklanır, süt gibi olur.
Ve Türkiye'de şair olmak
Gerçekten gülünç bir şeydir: Kutuplarda yangın!
Kalbim, bugün başka biriyle çıkma
Kötüyüm dalsızım duraksızım...
Ahmet Erhan
.................................................................................................................
.................................
Şair Aşkı
Ölürsem bir gün
Ağlayacaksın!
Belki kara gözlerime
Belki sıcak dizlerime
Belki de artık seni saramayacak ellerime
Oysa isterim
Ağlayasın
Yazmadığım şiirlere!.
Ahmet Selçuk İlkan
.................................................................................................................
.................................
Şair Benzetmesi
nasıl da özler yüreğim seni
bir kuş çırpınışı
her günüm gün batımı
hiç çiçeksiz olur mu bahar
yağmur düşmeden olur mu hiç toprağa
tenin kadife çiçeği
ellerin yün yumağı
sarmalasan beni kış gecesi üşümem
salkım saçak saçlarına benzer sarmaşıklar
gözlerin nehir
yüzün nar çiçeği
bakışların bir başka güzel geceleri
gülüşün vurur düşlerimde yüreğimi
ağıtları yükselir kadınların
sen gül tanesi,
sen can tanesi,
sen bir tanesi,
şair benzetmesi
Fatih Karataş
.................................................................................................................
.................................
Şair Olmak Zarar
Ömüre
Şiirler yazdım, türküler söyledim
En çok birilerini sevdim, en çok
Aynalara sürdüm yüzümü olur olmaz yerde
Dişimi çiçeklerle biledim
Yorgunum diyorsam da inanma, değilim
Yaşarım daha yıllar yıllar
Ellerim hep böyle yaramın üstünde
Acının tarihini düşerim
Işık karanlıktır nice
Ayırabilirsen ayır elin erdiğince
Ben bildiğimi söylerim
Şair olmak zarar ömüre...
Ahmet Erhan
.................................................................................................................
.................................

|