
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z 
Paçavra
paçavralar sıkışmış renkli
bahtsız yer arayan köşe bucak, yer yerime
ıslak, madeni bir yok oluşu canlandıran
itilmiş, yağlı köşelerim
gecenin son sayfalarının uyuşukluğudur
tattıramadığım kirpiklerime
gözlerimdedir paçavralar
renkli tavanı, yeri
Volkan Altay
.................................................................................................................
.................................
Papatya
Papatya yüzlü çocuklar
Minicik elleriyle
Papatya topluyorlardı kırlardan
Papatya falı bakamayacak kadar küçüktüler
Masum sevgiler besliyorlardı yüreklerinde
Ve bu sevginin delillerini koparıyorlardı
Papatya yüzlü çocuklar
Murat Gürsoy
.................................................................................................................
.................................
Para
Bir gün güldür bizi dertli yoldaş.
Varlığın olur kötü bir arkadaş.
Yokluğunla mutluluklar uçar gider.
Gereklisin herkese, böyledir kader.
Ön tarafında sayılar kendini şaşırır.
Zaman, değerinden parçalar koparır.
Arka tarafına yoktur sözüm, değişmez.
Ruhum onu çağırsa da geri dönemez.
Dertli yoldaş, bir gün olsun güldür bizi.
Varlığınla dostlar çoğalır dizi dizi.
Yokluğunla başlar yalnızlıklar.
Böyle olacaksa hiç doldurma cebimizi.
Sezgin Öndersever
.................................................................................................................
.................................
Paradoks
Çok mu kırılganım hayata karşı,
Yoksa hayat mı kırıcı bana karşı?
Soruyorum kendime Tanrı niye yarattı beni?
Soruyorum bazen kendime ben mi seçtim yaratılmayı?
Nedenini bilmesem de yaşıyorum bu hayatı.
Yaşıyorum ama amaçsızca,
Önüme konulan hedefler dahilinde.
Neden bu kadar acımasızsın?
Yoksa ben mi acımasızım bana karşı?
Seçimim acımasızlıksa eğer kendime karşı,
Ya da kendime değil yaptıklarıma ise,
Niye yapıyorum bunları hayat bu kadar acımasız iken.
Nedir bu karmaşa tek istediğim Basitlik iken!!
Yalnızım, çok yalnızım kalabalığın ortasında.
Soğuk çok soğuk sanki ölüm var yanıbaşımda
Sus sadece sus ve dinle ve bekle ölümü bekler gibi
Elbet gelecektir zamanı
Elbet olacaktır bir gün
Ama içimdeki şey gitgide büyüyor.
Korkuyorum bir gün gelip,
Benliğimi benden alacak diye.
Korkuyorum bir gün gelip,
Korkacak bir şeyim kalmayacak diye
Salih Özer
.................................................................................................................
.................................
Paramparça
Ağaç bütün
Meyva bütün
Işık bütün
Benim dünyam paramparça
Bir büyük ayna kırılmış
Kırılıp yere dökülmüş
Kainat içine düşmüş
Düşmüş ama paramparça
Yaprak yaprak yapıştırdım
Diyar diyar dolaştırdım
Bir alevdir tutuşturdum
Yandım ama paramparça
Bedri Rahmi Eyüboğlu
.................................................................................................................
.................................
Parantez
bak ey koca yalnızlık kollarında kayboldum
hiçbir iz kalmadı onlardan
gittim bilinmedik yollarında kayboldum
yoktur ötesi öteye gitmek sonlardan
ateş gibiydi dokunsa da teması
oturup sabaha kadar
ne bir yıldız kapkaraydı seması
ne de bir ışık şafağa kadar.
Hasan Serdar Gezer
.................................................................................................................
.................................
Parçalar
Parçasından anladığımız filmler
Parçasından anladığımız bütünler
Parçasından anladığımız hayat
Yaşanmaz, ertelenir
Şimdiki zaman parçalar
Gelecek hafta, pek yakında
Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
Parçaları birleştirip, kurduğumuz gelecek
Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz
Parçaların yarattığı merakı gidermek
Parçalarla süreklilik sağlanan
Seyre açılmış başka hayatlar
Olasılıklar, tuzaklar
Ya da var sandığımız bütünlük
Uğruna inançlar, ilkeler, değerler, aşklar
Zamanla parçalanırlar
Beyaz perdeden geçerek çıktığımız sokaklar
Çıkmadıkça sandıklarımızdan
Kendimize yazdığımız serüven
Ve çocukluğumuzdan beri
Bizi bir yerlerde beklediğini sandığımız
O muhteşem sahneler
Düşeriz gözümüzdeki kendimizden
Sıyrılır tüller, düşler, dumanlar
İçindeki kendimiz
Üzerimizden
Boşuna ararız bu sokaklardan
İçinde olmamız gereken fotoğrafları
Sinemalar hepimizi kandırdı!
Uzun bir bekleyişten sonra
Eşiğine vardığımız,
Umduğumuz,
Bulamadığımız,
'Tam da parçasında gösterdiler ama, filmin kendinde yoktu'
dediğimiz anlar
Belki sahiden kırpılmış
Belki de hiç olmamış
Uçucu, bulanık tasarımlar
Aynı eşikte durduğumuz insanlar
Bazen ayrı sokaklara çıkar.
Gözleri bağlı geçtik şimdiki zamanları
Bağı çözülmüş gözler geriye baktığında
Anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları
Yok mudur herkesin hayatında
Bir kaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası
İşte onlar toparlanır bir gün
Çıkar yol ağzında karşınıza
Tutuklar bizi anılar, sorgular, geçen zaman
Bir intikam gibi bulur yerini!!!
Filmlerde kopukluk sandığımız boşluklar
Her seferinde yanından geçtiniz,
Görmemiştiniz çünkü derinde
Unuttunuz zamanın ellerini. Yalnız perdede yaşanır
İki saate sığdırılan hayatlar.
Oysa ayrıntıların bilgisine sahip oldukça,
Açar bize sırlarını hayat
Bölünüp parçalanmış ilişkileri kimlikler, serüvenler
Herşey yerleşir yerli yerine
Anlaşılır olur
Bir zamanlar anlamadan seyrettiğimiz filmler.
Beyaz perdenin iki boyutlu kareleri
Dağılır sokağın prizmasında
Aldanışlar, ihanetler, yanılgılar
Yani melodramı hazırlayan bütün tuzaklar
Oysa pusuda!
Yaşamın omurgası dağılmış kurgusunda
Kırılır som hayaller,
Kırılır yüreği bütün tutan fanus
Kör filmlerden kalma gözlerimiz
Alışır çiğ ışığa
Bir zamanlar başka türlü çarpan kalbimiz
Salonların delinmiş karanlığında
Çürümüş koza
Değerinden eksiğine bozdurulmuş düşlerden
Yalnızca bir dövme gül kalır geriye
Dağılmış parçalarını arar
Bir Geçmiş Zaman tanımı olan
Bütünlüğümüz
Bozgunlarla sağlamlaşır
Ütopya Kalesi
Dağılmış parçaları bütünler,
Yeni zamanların gümrüğünde
Yol ayrımını doğru bilenler
Hiçbir aşk ve macera tanrısı
Yola çıktığı gibi dönmez geriye
Kabuk bağlar yüzümüzdeki gölgeler
Unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların
Birinde inmemiz gerekir
Bindiğimiz düşlerden!
Hayat belki başka biri yapar bizi
Bir melodram öğesi olarak
Umudun da, umutsuzluğun da aşıldığı
O altın dengede
Biliriz içimizdeki avdan yorgun dönen akşamlar
Ne kadar bütünlese de
Parçalar
Murathan Mungan
.................................................................................................................
.................................
Park
Boyun eğmiş
parka doğru
kaldırım taşı arasında
açan çiçek
Sunay Akın
.................................................................................................................
.................................
Parlak ve Öylesine
I
güneş
bırakıyor gülüşünü
üzerinde, taşın
II
sadece bir yol
şu tarlakuşları-
ince bir gecede
III
sis, -geride kaldı
çeviriyor yüzünü:
bir pencere gibi
IV
bitti, diyor
donan karınca.
kış!
V
evet-
terk edilmiş bir çiçek
yola çıkmak.
Kadir Aydemir
.................................................................................................................
.................................

|