
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z 
Ö.L.Ü.M
Hayat sıkmaya başladı artık,
Gidiyorum sensizken sensizliğe,
Bir masal gibiydi sen ve dünya
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan,
Ve sona doğru yaklaşılan.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkularımı sende bıraktım,
Ölmekten korkmuyorum artık,
Ben ölümü ilk seninle tattım.
İlk gördüğümde gözlerini,
Dünya sanki cennet oldu bana,
Kalbini tanıdığımda
Düşlerim yoluma çıktı her sokakta
Seninle tanışmam bir anlıktı
Kaybetmem de bir anlık oldu.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ölmekten korkmuyorum,
Ben ölümü ilk gözlerinde tattım.
Kaybetmekten korkmuyorum artık,
Ben hayatımı sayende kaybetmeye kalktım.
Ne gurur, ne derman kaldı dizlerimde,
Uğrunda yıllarımı harcadım,
Anlatmaya kalktım aşkımı,
Ya ben anlatmayı başaramadım,
Ya sen anlamamayı başardın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırlarını yazıyorum,
Sensiz hayatın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ben uğruna canımı adadım.
Sevdiğim, gözlerin hiç geceleri
Ağlamaktan ağrıdı mı senin.
Hiç elin kolunun,
bağlı olduğu oldu mu,
Sen dünyanın en kalpsiz insanını
Sevdin mi hiç,
Uğrunda ölmeyi düşündün mü,
Bu dünyanın yalan olduğunu,
Geç olsa da anladın mı sen.
Ölümden korkmuyorum artık,
Alıştım ben her gün ölmeye,
Ölümden korkmuyorum işte
Benim ruhum zaten hiç bedenimde değil ki
Senin hep o gözlerini izlemekte.
Ölümden korkmuyorum artık,
Yaklaşıyorum her geçen dakika,
Bu dünyadan göçüp gitmeye.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkuyorum dünyada sana birşey olmasından,
Korkuyorum canının acımasından,
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırları yazıyorum,
Korkmadığım ölüme yaklaşırken,
Sana ve hayata.
Ben hep gülümseyeceğim,
O yaşlarla dolu gözlerimle,
Bulutların arasından,
Sana ve yalan insanlara.!
Eren Özen
.................................................................................................................
.................................
Öderim Borcumu
Yirmi dokuz harfi
Öğretin bana
Zamanın önemi yok
Geç de olsa öğretin
Sonra geri veririm
Harflerden oluşan
Şiirler yazarak size
Burhan Küçük
.................................................................................................................
.................................
Öfkenin Adını Koy
Devrilen bir çınar
nasıl uzanırsa boylu boyunca
öylece düştü kollarına
kan-revan içinde dostun
donup kaldı soluk bir gülümseyiş
çocuksu kıvrımında dudaklarının
Kaşın seyirmeye başladı birden
yüreğin körüğü üflüyor
içindeki cehennemi
ve bir boşluğa nasıl çarparsa deli su
öyle uğuldamakta kulakların
bir bora patlıyor göğsünün okyanusunda
Ne ki, tutulmuş nalçalı seslerle
umudun köşebaşları
korsanlar dalgalandırıyor
senin deli rüzgarlarınla bayraklarını
ve yitiriyorsun yolunu
balta kesmez ormanında öfkenin
Bil ki, dostuna değil çekilen tetik
senin umuduna, unutma bunu
kör bir öfke delirtmesin
yıkmasın yaşamın direncini
unutma ki her köşebaşında
bunca dostun kurumadı hâlâ kanları
Hele dik tut başını önce
haykır yıkılmadığını, tükenmediğini
yüreğindeki yalım nasıl olsa
korlaştırır zamanın çeliğini
sen önce öfkenin adını koy
yanıltmasın yüreğini
Ahmet Telli
.................................................................................................................
.................................
Öğretmen
Mutluluğun sırrı sevmek,
Kalplere sevgi vermek,
Bunu bilmemiz gerek,
Sevgi, öğretmen demek.
Çeliğe şekil vermek,
Nakış nakış süslemek,
İster büyük bir emek,
Emek, öğretmen demek.
Yaşamak için ışık gerek,
Bilgi de ışığa denk,
Hız, atom ve çekirdek,
Işık, öğretmen demek.
Tohumun meyvesini görmek,
İster sevgi, ışık ve emek,
Dün, bugün ve gelecek,
Sabır, öğretmen demek.
Hasan Yılmaz
.................................................................................................................
.................................
Öğüt
bir gün eğer yolun
düşerse sorguevlerine
cinsiyetin yaşın rengin
farketmez kardeşim
yeter ki
tükür dilini yüzlerine
Nevzat Çelik
.................................................................................................................
.................................
Öksüz
"Her gün mektebe gelirken
Kulübesinin önünden
Geçtiğiniz fakir kadın
Pek hastadır, belki yarın
Çocuğu öksüz kalacak;
Bilmem onu kim alacak?
Onlar için
Dua edin!"
- Bugün derste hocaefendi
Bize bunları söyledi.
Kuzum anne, Öksüz nedir?
- Öksüz, Öksüz... Ah! Sen de bir
Yarım öksüz değil misin?
Büyüdün de onun için
Söylüyorum; güzel ninen
Kaç yıl oldu bu alemden
Çekileli... ben halanım;
VakIa ben de ananım.
Baban asker, uzak yerde;
Kim bilir, hangi çöllerde
Sayıklıyor şimdi seni!
Görmedin nineciğini;
Sen dünyaya geldiğin gün
O dünyadan gitti, küskün.
- Ben onu hiç bilmiyorum.
- Evet, bilemezsin yavrum.
Görmedin ki...
- Yalnız bilsem,
Size benzer miydi, ninem?
-Hayır, benzemezdi, fakat
Biz sana benzeriz, şefkat;
Oksüzüz, ben de, baban da.
Bil ki evladım, cihanda
Yarım öksüzler pek çoktur.
Bil de teselli bul biraz.
Hayır, birlikte yaşamaz
Kimsenin anası babası.
Vatan, öksüzler anası
Yaşatırsak, bir o yaşar...
YaşasIn ta haşre kadar!
Tevfik Fikret
.................................................................................................................
.................................
Ölçü
Sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin.
Nazım Hikmet Ran
.................................................................................................................
.................................
Öldün İçimde
Meğer bir anlıkmış ateşin senin
Rüzgarsız, yağmursuz söndün içimde
Sana da son oldu böyle gidişin
İşte sen o gece öldün içimde
Bitmeyen aşk yokmuş, bitmeyen rüya
Neleri yaşatır neleri dünya
Kapıyı yüzüme vurup gittin ya
İşte sen o gece öldün içimde
Varsın aramızda artık dağ olsun
Bu da unutulur canın sağolsun
Söylenecek son söz 'başın sağolsun'
İşte sen o gece öldün içimde
Ahmet Selçuk
İlkan
.................................................................................................................
.................................
Öldürdüğümüz
Geceyle parlayan gözleri vardı,
Cesurdu, cesurdu ziyade.
Nasıl ki çekti bizi,
İstifade.
Karanlık mağaranın kapısında durduk,
Geçerken bıraktık taşı.
Sustu büyük bağırmasında,
Gecelerin ve ormanların sırdaşı.
Artık bizim gibi değil,
Su içmez, kımıldamaz.
Uyanıklığı hiç yok,
Uykusu az.
Öyle garip ve öyle sade,
Süsler yapacağız süslerinden.
Tüyleri gibi aydınlık,
Ve bir şey görmeyen.
Hazır, etrafın düşmanlığında,
Zaferin bitmez tükenmez yemeği.
Aklımızın, korkumuzun, ellerimizin,
Beraber yiyeceği !
Fazıl Hüsnü Dağlarca
.................................................................................................................
.................................

|