ERKAN

 


SiiRLeR
 

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

D

Dağ Köyü

Ben bir gün bu dağ köyünde,
Görülecek en güzel şeyleri gördüm.
Vâdiden geçen demiryolu,
Pırıl pınl parlıyordu,
Irmak kıyısında bir istasyon,
Marşandizi ağırlıyordu.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Duyulacak en güzel sesi duydum,
Rüzgâr, yüzyıllık ağaçların kalbinden,
Meşelerin, köknarların, pırnalların
Gizli sazlarından haber verdi,
Yitmiş ormanların acısını dinledim, derinden.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Bakılacak en güzel şeye baktım.
Dağ havasında, geniş yapraklı ümitlerin üzerine
Yattım, gökyüzünün altına
Hiçbir çağda bu kadar mavi olmamıştı.
Baktım da vuruldum maviliğine.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Sevilecek en güzel şeyi sevdim.
Ağaçtan, kerpiçten, toprağınan taştan
Barınakları içinde doğan, yaşayan, ölen,
Vatan dediğimiz toprağı emeğine mülk eden,
Halk denen milyonları sevdim yenibaştan.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Düşünülecek en güzel şeyi düşündüm,
Köy okulları dedim, dünyamızı dünya eden,
Bilgiler uğruna vurulmuş turnalar misali
Çırpınır, çaresizlikten ve sevgiden,
Düşmüş köy çocuklarının önüne bir öğretmen.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Bulunacak en güzel şeyi buldum.
Kayalardan sızan sularda ne vardı, sular ne diyordu?
Dağların hikayesi kahramanların hikayesine benzer,
Gizlemiyordu dağ cevherini, yağmurdan kardan aldığını
Sebil gidiyor, kuşlara, kurtlara, insanlara veriyordu.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Söylenecek en güzel şeyi söyledim.
Üstüne ay ışığı düşmüş bir tepede,
Bilge ve cesur kalbiyle hürriyet
Bütün insanlığın ateşini yakıyordu,
Yalazası dört yönde yansımış gökkubbede.

Ben bir gün bu dağ köyünde
Varılacak en yalın gerçeğe vardım.
Elli hanesiyle gömülü kalmış, unutulmuş
Yatmış tabiatın kurduğu en güzel yatağa
Acı rüyaların gecesine örtünüp köy,
Dağ güneşinden habersiz uyumuş.
                                                                                 
                                                                          Ceyhun Atuf Kansu

.................................................................................................................
.................................


Dağ Rüzgarı

Kaderde senden ayrı düşmek de varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere git diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış
Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum...

Yine de dayanmağa çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Herşeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanıbaşımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefes de benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok.

                                                                        Ümit Yaşar Oğuzcan

.................................................................................................................
.................................


Dağlar

Ufukları yırtan ey sıra dağlar
Heybetinden korkup kaçan var mıdır
Üstünden her sabah bir güneş doğar
Tependen seyrine dalan var mıdır

İhtişamla durur her bir ağacın
Semaya uzanır meşen, ardıcın
Çiçeklerle süslü düzün, yamacın
Gülünden haberi olan var mıdır

Başında beredir masmavi sema
Sende nefes bulur aldığım hava
Resminle renklenir şu koca dünya
Senin kıymetini bilen var mıdır

                                                                                   Engin Namlı

.................................................................................................................
.................................

Dağlar Başı Oldu Yurdum

Dağlar başı oldu yurdum
Ağlayıp gezer yürürüm
Günden güne arttı derdim
İnleyip gezer yürürüm

Güzelliğin tarzı budur
Mah cemalin olmuş bedir
Aşıklığa çare nedir
Soyunup gezer yürürüm

Yine firkatinle yandım
Kendimi engine saldım
Muhabbet bahrine daldım
Boylayıp gezer yürürüm

Boyu uzun ince bellim
Mah yüzünde çifte benlim
Senin ile deli gönlüm
İnleyip gezer yürürüm

Kuloğlu der geydim postu
Kaçırdım gözleri mesti
Halden bilen nazlı dostu
Aravıp gezer yürürüm

                                                                                         Kuloğlu

.................................................................................................................
.................................


Dağlara

Doruk beyaz, dere mavi;
Etekler, yeşil çuhadan..
Dağlar, koskoca dünyayı
İkiye böler ortadan...
Ki nesi kalır dünyanın
Dağları çeksen aradan?

Kartal, süzülür yuvadan;
Yuvası vardır kayadan.
Dağlarda kartopu diye
Birbirine ay atan
Kızlar... ki dudakları al...
Alları, değil boyadan.

Dağ uykulariyle mahmur
Yüzlerini, gün doğmadan,
Seyrederler, ya suyun ya
Ayın tuttuğu aynadan.

Yaratırken şu dünyayı
Yeri, göğüyle yaradan,
Dağı sahiden yaratmış,
Geri kalanı şakadan!
Kurtlarına helâl olsun
Ne alırlarsa ovadan!

                                                                               Arif Nihat Asya

.................................................................................................................
.................................


Dağlara Arzuhalimdir

muhalefet ölü, iktidar aciz
türk mileti boğuluyo, ne haber
kapıya dayandı ambargo, haciz
müfettişler çoğalıyor ne haber

rüşvet meşrulaştı yukarı katta
fukaranın canı çıkıyor altta
şahlar dansederken repde, rantta
ortadirek eğiliyor ne haber

örtülüye öfke, çıplağa rıza
laikçiye taltif, dindara ceza
daraldı yerküre, çatladı feza
mili birlik dağılıyor ne haber

adaleti felçeyledi iki tay
rezilliği ben üç deyim, sen yüz say
dilenerek beylik sürmek çok kolay
borç dağları yığılıyor, ne haber

çivi fırttı aşirette oymakta
haramiler haram ile doymakta
namussuzlar hazineyi soymakta
namuslular sağılıyor, ne haber.

                                                                    Abdurrahim Karakoç

.................................................................................................................
.................................


Dağların Ardı

dağların ardında sevda nehirleri var
ayaz geceler üşütmez seni oralarda
oralarda kır çiçekleri bezemiş yolları
gör desem sarı saçlım görecek misin

yediverenler açmış sabah çiği içinde
rüzgarlar sarmış dört yanı ayaz gecelerde
bulut tadında sevdalar yaşanırmış oralarda
sar desem sarı saçlım saracak mısın

kaybolan gecelerim geri gelmeyen gençliğim
hüzün dolu yaşam sensiz günlerim de var
yaşayamadığım duygular yeşil gözlerinde eriyen umutlar
bul desem sarı saçlım bulacak mısın

                                                                         Necmittin Davulcu

.................................................................................................................
.................................


Daha Çok Beklersin

Söylesene bana ey yar!
Kime kimlere bu taş duvar?
Söyle de bileyim bu gözyaşı,
Neden nereye kadar?

Hani denizi görmeyen insanlar vardır.
Benim denizlerim gözlerindedir.
Hani semanın yalnızlığı kuşlar ölüncedir.
Göç zamanı mı geldi derdim nicedir?

İçimi sensizlikle ısıtıyorum.
Yüreğim yanıyor viraneyim her gece,
Ettin bulursun sen de bir gün,
Olsun şimdilik her şey gönlünce.

Ararsın da bulamazsın sıcak bir bakış,
Yüreğin yangın yeri olur; her nefes haykırış,
Uykuların bölünür ansızın ah çekersin,
Sonra ya utanırsın kendinden ya kahredersin.

İşte o zanman anlarsın ettiklerini,
Zalimane zamane genç kızı,
Ne merhem bulursun ne çare,
Adını koyarlar: kalp hırsızı.

Kıskançlığını vuslatlarda ararsın,
Kavgayı yalnızlıkla ödersin,
Umudunu sevda gemisine yüklersin,
Gelir mi sanırsın giden;
Daha çok beklersin...

                                                                                   Osman Geleş

.................................................................................................................
.................................


Daima ve Daimi

Daima ne demek bilirsin
sonsuza kadar
sana daima
daimi sevgiler
yanindayim

                                                                              Yıldırım Pehlivan
.................................................................................................................
.................................


 

 

   
FATİMA